Güz koltuğu
olağan kaos çarpanları ıssızlığın derinliğine yayılmış milyonca minik girdapları içine çekiyor sessiz feryatlarda insana benzer şekiller görünüyordu ben de oradaydım.. definelere değer harabe senaryosunda iri parçalı kadim taşlar üstünde sinsi burunlu bir faşocuk ; geçmişine ağlamak istiyordu ama asla başaramayacaktı o finaldeki figüran 'insan' rolünügerçeğinin dayanılmaz konforu ; ceylan derisi koltuğun cilası dökülmüş tek ayağında duruyordu dışavurumcu zenofobik bir altyapısı vardı ruhunun bileşenlerindesevgili sevgi ; ...